
Kendinizi tanıtır mısınız? Ömer Arslan kimdir?
Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinin Çobanbeyli kasabasında (şu an mahalle) Kasım ayında anamın ana diliyle söylediği gibi (zarar ayında ) doğmuşum. Yedi çocuklu bir ailenin baştan ikincisiyim. Ama her şeyde ilk bendim. Yani hayta bir çocuktum. Haytanın biriydim ben, ama sevgilere ihanet etmedim, belki zamansız açan tomurcuktum. Her şeyde ilk bendim ama babamın ilk çocuğu değildim. İlk sigarayı ben içtim. Tabii ilk sopayı da ben yedim. İlk ben kaçtım evden şehre… İlk takımı mahallede ben kurdum. Sapanla ilk ben kuş vurdum. Babam ilk bana kızardı. İlk kırık karneyi de ben aldım. Sınıfta ilk ben kaldım. Okuldan ilk ben kaçtım. Kavgalara ilk ben girdim, ilk ben çıkmadım. Haytanın biriyim ben ama sevgilere ihanet etmem… İlk ben sevdim. İlk ben evlendim. İlk çocuk sahibi bendim. Yani kısacası yarını düşünmeden harcayacağım kadar çok param olmadı, olsa da harcar mıydım yarını düşünmeden bilmiyorum. Arkasına “Babam Sağ Olsun” yazdıracağım bir arabam olmadı ama yine de hep dua ettim. Babam sağ olsun diye çok şükür dualarım kabul oldu.
İlk şiirinizi ne zaman yazmaya başladınız?
Hiç unutmam çocuk denecek yaştaydım, Kul Hamit’in yarım bir kitabı elime geçti yarım diyorum, gerçekten kitabın yarısıydı, onu okumaya başladım ve çok etkilendim. Dikkat ederseniz ilk kitabım “Tılsımlı Gözler”de Kul Hamit’den etkilendiğim aşikârdır. İlk yazdığım dörtlük…
Bu köyde olmuş harap
Bir çoğu bilir şarap
Onların hali harap
Kurtar onları Yarab
Etkilendiğiniz şairler var mıdır?
Olmaz mı? Üstad Necip Fazıl, Abdurrahim Karakoç, Bahattin Karakoç en çok etkilendiğim şairlerin başında gelmektedir.
Şiirlerinizden ve kitabınızdan bahseder misiniz?
Şiirlerim genelde aşk teması üzerinedir, hece vezniyle yazdığım şiirler olduğu gibi serbest şiirler de kaleme almaktayım. İlk kitabım olan “Tılsımlı Gözler”i bir hocamız vardı, Meryem ERTEKİN (rahmetli eski Afşin Belediye Başkanımız Ergün ERTEKİN‘in eşi) şiirlerimi bir vesile ile ona gösterdim. Çok beğendi ve bunu kitap haline getirelim dedi, o ana kadar hiç böyle bir şey düşünmemiştim, “olur” dedim ve Ergün ERTEKİN’in sponsorluğunda ilk kitabımı çıkarmış oldum.
İkinci kitabım “Şerare ve Şule” 15 yıl gibi uzun bir sürede meydana gelmiştir.
Başka eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Evet Maraş’ın suyunu içen ya şair olur ya da en azından birkaç şairin şiirlerinin birçoğunu ezbere bilir, aslında bu Allahın bizlere verdiği bir lütuftur.
Yazarın eserleri: Tılsımlı Gözler (şiir-1990), Şerare ve Şule (şiir-2002)
GİBİYİM
Artık kıyıya çektim sandalımı
Seherde uyuyan sular gibiyim
Mazide bıraktım hırçın yanımı
Şimdi uzaklara dalar gibiyim
Yaşadım aynada gördüm hayali
Nakışla gönlüme ördüm hayali
Yükledim sırtıma sardım hayali
Kendimce surumu çalar gibiyim
Taşlar yerine oturdu bir bir
Serde ne mağrurluk kaldı ne kibir
Sanki mecnunla oturduk birebir
Kendim saçlarımı yolar gibiyim
Söz geçmezdi taş gibiydi bu gönül
Ateşler yandı artık kalmadı kül
Hazan mevsimi yaşar oldu bu gönül
Usulca sararıp solar gibiyim
Bahardan yavaşça uzaklaştıkça
Şu simsiyah saçlar aklaştıkça
Bilinen gerçeğe yaklaştıkça
Bastığım dalı baltalar gibiyim
ÜSTADIM (Abdurrahim Karakoç’a)
Sen bu ellerden gittin gideli
“Beşinci Mevsim”de geçti üstadım.
Ağırmış şair olmanın bedeli
Gönlüm bu yolu seçti üstadım.
Kar altında sümbül idim çürüdüm,
İçtenlikle “Dosta Doğru” yürüdüm,
“Yasaklı Rüyalar” gördüm eridim,
Yüreğim kavruldu pişti üstadım.
Bak ki kapıdadır bak ki sokakta,
“Hasana Mektuplar” “Eli Kulakta”,
Şu garip halime dönüp bir bak da
“Akıl Karaya Vurdu” şaştı üstadım.
“Parmak İzi”m ben doğarken bozulmuş,
“Vur Emri” m “Kan Yazısı”yla yazılmış,
Yerle gök arası gidip gezilmiş,
“Gök Çekimi” yeri aştı üstadım.
Denedim, ipe dizsem dizilmiyor,
İşte “Gerdanlık” sırrı çözülmüyor,
“Düşünce Yazıları” yazılmıyor,
“Sular Islatamadım” yaştı üstadım.