Meteoroloji’den üst üste gelen yüksek sıcaklık ve nem artışı uyarıları özellikle hipertansiyon, kalp, diyabet ve astım gibi kronik hastalıkları olanları daha dikkatli olmaya davet ediyor.
Sıcak yorgunluğunun yüksek sıcaklıklara maruz kaldıktan sonra oluşabilen bir hastalık olduğunu belirten Hastane Derindere İç Hastalıkları Bölümü Uzmanı Dr. Yusuf Gündüz, “Sıcak yorulması, bağıl nemin ve hava sıcaklığının etkileri birleştirildiğinde ne kadar sıcak hissettiğinizle ilişkilidir. Bağıl nem oranı yüzde 60 veya daha fazla ise, ter buharlaştırmayı engeller, bu da vücudunuzun kendisini soğutmasını önler. Nem oranları yüzde90’lar veya daha fazla yükseldiğinde, ısıya bağlı hastalık riskleri önemli ölçüde artar. Sıcak yorgunluğunun genellikle dehidrasyon dediğimiz vücudun ciddi anlamda susuz kalması problemi de eşlik eder” dedi. Sıcak yorgunluğunun iki tipi olduğunu belirten Uzman Dr. Yusuf Gündüz, şöyle konuştu: “Susuzluğa bağlı olanlarda halsizlik, aşırı susama, baş ağrısı ve bilinç kaybı gibi belirtiler ortaya çıkarken; vücuttaki tuz tüketiminin azalmasına bağlı olanlarda ise kusma, bulantı, kas krampları ve baş dönmesi görülebilir. Sıcak yorgunluğu, sıcak çarpması kadar ciddi olmasa da hafife alınmamalıdır. Doğru müdahale olmadan beyin ve diğer hayati organlara zarar verebilecek kadar ilerleyebilir. Bu nedenle özellikle çok yüksek sıcaklık uyarılarının yapıldığı bugünlerde özellikle dışarıda çalışanların vücut ısılarını korumaya yönelik önlemler almaları ve bol su tüketmeleri gerekir. İstanbul gibi şehirlerde, özellikle durgun atmosferik koşullar ve hava kalitesi düşük olduğunda, uzun süreli bir sıcak hava dalgası sırasında sıcak yorgunluğu eğilimi artar. Isı Adası etkisi olarak bilinen yerde, asfalt ve beton, gün boyunca ısıyı depolayıp, sadece gece yavaş yavaş serbest bırakarak daha yüksek gece sıcaklıklarına neden olur.”
Gündüz, sıcak yorgunluğunun belirtilerini şöyle sıraladı: “Kafa karışıklığı, koyu renkli idrar (susuzluk belirtisi), baş ağrısı ve dönmesi, bayılma, yorgunluk, kas veya karın krampları, mide bulantısı, kusma veya ishal, soluk cilt, aşırı terleme, hızlı kalp atımı”
4 yaşından küçük çocuk ve bebekler, 65 yaş üstü yetişkinler, Kalp, akciğer veya böbrek hastalığı, obezite veya düşük kilo, yüksek tansiyon, şeker hastalığı gibi kronik hastalıkları olanlar, Kemoterapi görenler, Güneş yanığı problemi yaşayanların risk grubunda yer aldığını kaydeden Uzm. Dr. Gündüz, sıcak yorgunluğuna karşı alınacak önlemleri hakkında şu bilgileri verdi: “Klimalı bir odada sıcaktan kaçınarak dinlenin. Güneş ışınlarının etkisinin güçlü olduğu 10.00-16.00 saatleri arasında dışarıya çıkmamaya çalışın. Dışarıdaysanız en yakın serin ve gölgeli yeri bulmaya çalışın. Hafif, açık renkli, bol, rahat kıyafetler giyin. Güneş gözlüğü ve geniş kenarlı şapka takın. Güneş koruma faktörü 30 ve üzerinde olan güneş koruyucu kremler kullanın. Dehidrasyonu önlemek için, bol su, meyve suyu veya sebze suları tüketin. Kafein veya alkol içeren sıvıları tüketmekten kaçının. Çünkü kafein ve alkol vücudunuzdan daha fazla sıvı atılmasına neden olur. Yağlı besinler ve kızartmaların tüketiminden kaçının. Yemeklerinizde bitkisel sıvı yağlar kullanın. Ağır fiziki aktivitelerden kaçının. Yoğun fizik aktivite ve spor yapmak için sabah veya akşam saatlerini tercih edin. Yapılan 1 saatlik spor için en az 2-4 bardak sıvı tüketin. Serin bir duş alın. Bunun mümkün olmadığı durumlarda ayak, el, yüz ve ensenizi soğuk suyla ıslatın veya silin. Vantilatör veya buz aküleriyle vücudunuzu soğutmaya çalışın. Aldığınız tüm önlemlere karşı rahatsızlığınız devam ediyorsa sıcak yorgunluğunun sıcak çarpmasına dönüşmemesi için gecikmeden hastaneye başvurun.” (www.marasexpress.com)