MarasExpress.Com – Türkiye İnisiyatif Merkezi Kahramanmaraş Şube Başkanı Fatin Rüştü Kayıran, Kerkük ile ilgili yaptığı basın açıklamasında; “Bir devlet hamasetle, sloganla ve romantizmle yönetilemez. Devlet, ancak tarih şuuru ve bu şuura bağlı realist ve gerçekçi politikalarla yönetilir” ifadelerini kullandı.
Türk devletinin Selçuklu ve Osmanlı gibi devlet pratiği ve gelenekleri olan bir devlet olduğunu belirten Kayıran, şu ifadelere yer verdi: “Bu devletin banisi ve asli unsuru Türk’tür. Bu hakikati, yani Türklüğümüzü ve millet gerçeğimiz olan Türk’ü yok sayarak, bir tarihimiz yokmuş gibi davranarak bin yıldır vatan yaptığımız Türk yurdu olan bu Anadolu coğrafyasını muhafaza edemeyeceğimiz gibi her türlü dış operasyonlara da açık hale getiririz. Rahmetli Dündar Taşer; biz çadırımızı sırtlanların yolu üzerine kurmuşuz, diyordu. Bugün o sırtlanlar bin yıllık Türk yurdu olan devletimizi kuşatarak bizleri Anadolu’nun içlerine hapsetmek istiyorlar. İşte o sırtlanların maşası, piyonu Barzani denen İsrail beslemesi ne yazık ki tarih şuurundan yoksun devlet yöneticilerimizin himayesinde Özal döneminden başlayarak bizlerin verdiği pasaportlarla Avrupa’nın başkentlerinde ağırlanmış ve mevcut hükümet döneminde de başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı nezdinde kabul görerek, parti kongrelerinde şeref misafiri kıvamında ağırlanarak, mitinglerinde Kürdistan temsilcisi Sayın Barzani ifadeleriyle taltif edilerek şımartılmıştır.”
Barzani’yi; “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye alkışlayan ve alkışlatanların verdiği cesaretin acı sonucuyla yeni hatalara düşmemek için Türkiye’nin siyasi birikiminden faydalanma yoluna gitmesi gerektiğinin altını çizen Kahramanmaraş Şube Başkanı Fatin Rüştü Kayıran, şunları kaydetti: “Rahmetli Başbuğ Alpaslan Türkeş, Barzani için; o ancak Üzümlü Karakol komutanının muhatabı olur, diyordu. Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu ise Barzani için; onu Diyarbakır’da yargılar Habur’da infaz ederim, demişti. Şimdi bu İsrail beslemesi Barzani önümüzde Irak’ın bölünmesine matuf Selçuklu döneminden beri bin yıldır Türk şehri olan Kerkük’ün de dâhil edildiği bir referandumdan söz etmektedir. Bizim Türk milliyetçileri olarak devletten beklediğimiz bu kuşatmayı yaracak Türk şehri olan ve Ankara antlaşmasından da doğan hakkımızı kullanarak Kerkük şehrine sahip çıkmak ve ülkemiz üzerinde oynanmak istenen Batı’nın oyunlarını bozarak onların heveslerini kursağında koymak ve Türk yurduna göz dikilemeyeceğini bir kere daha kafalarına mıh gibi çakacak reel ve gerçekçi politikalardır. Türk devleti ve milleti bunu yapmaya muktedirdir. Tarihimizde bunun misalleri çoktur. İşte biz meydanda olan Türk milliyetçileri olarak devletimizin ve hükümetimizin bu hususta alacağı askeri müdahale de dahil her türlü kararın arkasındayız. Bütün siyasi mülahazalardan uzak olarak canımızla, kanımızla, malımızla, evlatlarımızla ve bütün ruhumuzla beraber devletimizin ve hükümetimizin yanında ve emrinde olacağımızı buradan taahhüt ediyoruz.”